23 Mayıs 2008 Cuma

KraL Fm Programcıları ( GEZEGEN )

GEZEGEN

1969 yılında, 29 Mayıs perşembe akşamı saat 21:00' de, Gaziantep' in Akyol mahallesinde dünyaya geldim. İlkokulun ilk 2 senesini Gaziantep’te diğer 3 yılını ise İstanbul’da tamamladım.
Sonrasında Gaziantep'te büyük amcamın yanında mobilya, dekorasyon işinde çıraklık yapmaya başladım. Marangozluk hayatım yaklaşık on yıl sürdü. Bu arada bir yaşındayken anne ve babam ayrıldıkları için hayatımın büyük bir bölümünü dedem ve babaannemin yanında sürdürdüm. Aynı zamanda İstanbul'a yerleşen babamın yanına da sık sık gelip kalıyordum.

Askere 69/1 tertip devre kaybı olarak gittim. Acemi birliği olarak Denizli' ye, oradan da usta birliğim Ağrı Destek Kıtaları Levazım Bölüğü'ne kademe sorumlusu olarak gittim. Askerliğimi zorluklar ve şiddetli soğuklarla sonlandırdım. İstanbul' un yaşamımdaki yeri hızla büyümeye başlamıştı ve ben yeniden İstanbul' daydım. Heybeli Ada' da itfaiye karşısındaki mobilyacıda çalışmaya başladım.

Bunalımlı ve yalnız günlerimde tek dostum kulağımdan çıkarmadığım “walkman”imdi. Özel radyolar yeni açıldığından çok ilginç şarkılar ve sohbetlerle bütünleşip, çalışmama ve Heybeli Ada'nın vazgeçilmez zevki kordonda yürümeme ayrı bir zevk, ayrı bir güzellik katıyordu.

Tüm bunlar olurken içi içine sığmayan ben, aslında yaptığım işin bana haz vermediğini ve bana uygun olmadığını (Mobilyacılık) düşünüyor, tarifsiz bir arayış içerisinde çırpınıyordum. Çalıştığım atölyeye yeni giren usta işten çıkarılmama sebep oldu. Hem çalışıp hem de kaldığım yer sığınacak tek mekandı. İşten çıkarılmam beni üzdü ve ne yapacağımı şaşırdım. Sebebi her ne olursa olsun kovulmamalıydım, başarısızlık bana göre değildi. Koskoca şehirde yalnız ve çaresizdim. İmdadıma birlikte çalıştığım Muharrem usta yetişti. Bana şöyle söyledi; "Mehmet'ciğim kendini üzme, her bitiş yeni başlangıçlara gebedir, eğer istersen seni, uzun yıllardır bana ortaklık teklif eden yakın bir dostumun yanına çalışmaya gönderebilirim. Bu dostum astım hastası olduğu için işlerini takip edecek senin gibi birine ihtiyacı var" diyerek Muğla'nın Ortaca ilçesine gitmemi sağladı. Benim için hayatımın dönüm noktası olan Muğla, Ortaca’da idim.

İstanbul' dan Ortaca' ya gelirken tek düşündüğüm bu koca şehirde yerimin olmadığıydı ve üzüntüm büyüktü, boğulacak gibiydim. Ortaca' da çalışmaya başlamıştım. Yine yalnızdım, tek dostum beraber çalıştığım Eyüp usta ve değişen her şeye karşı aynı kalan walkman' imdi. Temiz çarşafları, rahat yatağı ve candan insanları olan Aygün Pansiyon' da ise huzur buluyordum. Biriktirdiğim parayla hayatımda ilk kez beni taşıyan ve büyük keyif veren bir araca sahip olmuştum. Bu araç taksitle aldığım bisikletimdi. Bisikletim, ben ve walkman' im ayrılmaz bir üçlü olmuştuk.

Radyoları dinlerdim ama radyocu olacağım aklıma gelmezdi. Derken Ortaca Fm' in sahibi Mehmet GÖKÇE ile tanıştım (Radyo'nun dekorasyonu sebebiyle).

Ortaca 15.000 nüfuslu şirin bir ilçeydi. Bu radyo ise ilçedeki tek radyoydu. Ne yalan söyleyeyim Ortaca Fm' in stüdyosunu çok merak ediyordum. Sonunda dekorasyonu bahane ederek radyoya girmeyi başardım. Küçük, şirin ve gizemli bir yerdi.

Radyo sahibi Mehmet GÖKÇE' nin o akşam nişanı olacaktı ve yerine bakacak birine ihtiyaç duyuyordu. Bana hayatımın en heyecan verici teklifini yaptı ve onun yerine yayına girmemi istedi. Ve ben mikrofondaydım.

Saat 22:00' de başlayan yayın, ertesi gün akşama kadar devam etti. Hayatım boyunca tatmadığım bir duyguyu tatmış, adeta aşık olmuştum; radyoya, mikrofona ve dinleyicilere. İşin güzel yanı aşkım da karşılıksız değildi. Dinleyiciler de beni sevmiş, saatler süren yayınım boyunca beni yalnız bırakmamışlardı. O günden sonra hayatımın ikinci miladı başlamıştı. Birincisi, çileli geçen sevgisiz günlerim (çocukluğum, mobilyacılık ve askerliğim). İkincisi ise radyoda kendimi buluşum, yaptığım işe aşık oluşumdu.

Her şey çok güzeldi, yayın yapıyordum, radyodaydım, sevenlerim vardı, şarkılar çalıyordum, radyo telefonları kilitleniyordu. Tek sorun radyodan ayrılmadığım için asıl işimi yapamaz hale gelişimdi. Param yoktu, işimi kaybetmiş, kaldığım pansiyondan da çıkartılmıştım. Radyoda yatıp kalkmaya başlamıştım. Yayın yaptığım her gün mutluydum. Radyoda ücret alamadığım için bazı zamanlar aç kaldığım oluyordu. Neyse ki beni seven lokanta sahibi dinleyicilerim imdadıma yetişiyordu. Ortaca' ya birkaç kilometre uzakta olan Dalaman' da bir radyonun yayına başlayacağını öğrenip harekete geçtim.

Radyo sahipleri ile görüştüm, beni hemen yeni kurulan Dalaman Sahil Fm' de işe aldılar. Radyonun üst katında bir oda, karşı tarafta bir lokanta gösterdiler. Böylelikle yatak ve yemek sorununu çözmüş oldular. Maaş olarakta çok cüzi bir ücret almaya başladım. Çok mutluydum, radyoculuktan ilk maaşımı almıştım. Az ama benim için değeri çok büyüktü. Radyomuz Dalaman' da olduğu için unutulmaz bazı anları yaşamak kaçınılmazdı.

Havalimanına çok ünlü sanatçılar gelir, ben de apar topar kayıt cihazımla birlikte büyük heyecanla röportaj yapmaya koşardım. Bu sanatçılardan bazıları Ferdi TAYFUR, Ahmet Selçuk İLKAN, Hakan PEKER ve İzel-Çelik-Ercan' dı. Ferdi ağabeyle yaptığımız bir röportajı hiç unutmam. Ona bir gün çok büyük ulusal bir radyoya gireceğimi ve tekrar karşılaşacağımızı söylemiştim.

Sahil Fm' de çalışırken arayışım devam ediyor, daha büyük radyolarda çalışma isteği içimi yakıyordu. Unutmadan Ortaca' da yaptığım programın ismi “Sevgi Duvarı” ydı. Dalaman Sahil Fm' de bu, “Sevgi Çemberi” ne dönüştü.

En sonunda Muğla "Şah" Radyo'ya gidip iş başvurusunda bulunmaya karar verdim. Gider gitmez yayına girdim. Artık bir il radyosundaydım ve mutluluğumun boyutları giderek artıyordu. Yalnızca "Şah" radyoya alışamamıştım. İçim sıkılıyordu. Bu durum burada çalışmama kararımı değiştirmedi. Dalaman' da kalan eşyalarımı almalıydım, bir kaç gün sonra Dalaman' a gitmek üzere otobüse bindim. Garip olan şey bindiğim otobüs Marmaris otobüsüydü. Marmaris otobüsü olduğunu bilerek binmiştim. Otobüste kendime şaşırıyor ve ne yaptığımı bilmediğim için de gülüyordum. Kaderime bırakmıştım kendimi, sanki ne yana eseceğini bilmeyen rüzgara mahkum bir yaprak gibiydim, rotasız bir gemiydim. Otobüs Marmaris'e girmek üzereydi ve ben heyecanlıydım. Marmaris'e girer girmez gözlerim çatılarda radyo anteni aramaya başlamıştı.

Otobüsten indim, bana en yakın olan radyoya girdim, girmiş olduğum bu radyo Marmaris' in en çok dinlenen radyosu Akdeniz Fm’ di. Radyonun yetkililerini sordum, radyo sahibi Ahmet bey ve Necati bey ordaydılar. Kendimi tanıttım ve iş aradığımı söyledim. Bana hemen stüdyoyu gösterip birkaç anonsta bulunmamı söylediler. O ana kadar gördüğüm en sıcak radyo stüdyosu burasıydı. İçimi tuhaf bir huzur kaplamış, hiç olmayan evimin sıcaklığını hissediyordum. Yayına başladım, heyecanım merakla karışmıştı, Ahmet ve Necati beyin yanına giderken onlar da benim kadar heyecanlı ve şaşkındı. Biz bu sese aşinayız dediler. Dalaman Sahil Fm' de yayın yaparken beni dinlediklerini, benim aslında İstanbul' da yayında olan ulusal bir radyoda yayın yaptığımı zannettiklerini söylediler. Tüm bu sözler beğenildiğimin ve işe alındığımın göstergesiydi. İlk kez içim bu kadar rahattı. Hemen eşyalarımı almak için Dalaman' a birini gönderdiler. Eşyaları almaya giden ben olsaydım dönmem diye düşünerek beni yollamadılar. O günden sonra ilk profesyonel radyo yaşantım başlamış oldu.

İnanılmaz bir keyifle programımı yapıyordum. Her şeyin değiştiği gibi programımın da isminin değişmesi gerekiyordu, bir anket yapmaya karar verdim, program ismi dinleyicilere ait olacaktı. Gelen yüzlerce isimden radyoda beraber çalıştığımız Korhan' ın söylemiş olduğu isim birinci seçildi.

Bu isim "MEHMET' İN GEZEGENİ" idi. Artık programın ismi “Mehmet'in Gezegeni” oldu. Çok başarılı bir grafik çiziyordu program, Marmaris' te konuşulan tek DJ bendim.

O ara yan tarafımızda bulunan “Ses Radyo” sahibi Muzaffer ağabey benim Marmaris' e fazla geldiğimi, daha büyük bir radyoda çalışmam gerektiğini söyleyerek benden program kaydımı istedi. Verdiğim bu kaydı Marmaris' e “Inter Star” vericilerini onarmak için gelen Avni bey ve ekibine verdi. O ekip İstanbul' a döndü. Ekibin İstanbul'a dönüşüyle bende meraklı bir bekleyiş başladı. Her gün Muzaffer ağabeye bir cevap olup olmadığını soruyordum ki cevap geldi. Program kaydım beğenilmişti.

Çağrılmamıştım, ama beğeni dile getirilmişti. Bunun üzerine eşyalarımı toplayıp aniden birkaç yıl önce beni ağlayarak dışlayan, dışarıya atan bu acımasız şehir İstanbul' a geldim. Babam İstanbul' da yaşadığı halde ona ulaşamamıştım. Çünkü Gaziantep' e tatile gitmişti. Ne yazık ki bu koca şehirde kalacak yeri olmayan, cebinde parası bulunmayan savunmasız bir çocuk gibi yapayalnızdım. Yıllar önce tanıdığım atarici Mahmut' un yanına gitmeye karar verdim. Gidecek başka bir yerim olmadığı için Allah'tan Mahmut bir süre atari salonunda kalabileceğimi söyledi. Akşama kadar ona yardım ediyordum. Ondan aldığım yol parasıyla hemen hemen her gün İstanbul' un diğer ucundaki Inter Star binasına dualar ederek gidip geliyordum. Ama bir türlü benim programımı beğendiğini söyleyen radyolar müdürü Harun GENCER' le görüşemiyordum. Günler sonra çaresiz geldiğim bir günde görevliler acımış olsa gerek bana Harun beyi gösterip; “İşte bu Harun bey” dediler. Korku ve heyecanla yanına gidip; “Harun bey” dedim. “Efendim” diye cevap verdi. Kendimi tanıtıp gönderdiğim kaydı beğendiğini hatırlattım. Bana bu yüzden mi geldin yanıtını verdi. Ağlamaklı bir ses tonuyla beni beğendiyseniz işe almak zorundasınız, başka çarem yok dedim.

Biliyordum ki bu benim son şansımdı, bir daha ezilip üzülüp bu şehirden gitmeye gücüm yoktu. Bana yayına başlayabileceğimi, yalnız ücret vermeyeceğini söyledi. Şimdiki adı Joy Türk olan City Fm' de deneme yayınına başladım. Benim hayalim Süper Fm' di. Kendimi bir anda City Fm' de buldum. Olsun en azından koskoca bir İstanbul' un dinlediği radyodaydım. Bu arada City Fm' in yan tarafında bulunan Kral Fm, doğallığıyla ve tarzıyla dikkatimi çekmişti. Bir anda 90 derecelik bir dönüş yaparak, Kral Fm' de çalışma kararı aldım. Her şey iyi, hoştu da City Fm' e zor girmiştim. Yalvar yakar Kral Fm' de çalışanların izin günlerinde boş kalan saatlerde yayın almayı başardım. Bu arada City Fm' deki yayınım devam ediyor, Süper Fm ve Kral Fm' de, ara sıra olan yayınlarıma gece gündüz demeden giriyordum.

Gidip gelecek zaman ve param olmadığından radyoda kalıyordum. En büyük hedefim ise Kral Fm' de sabit bir yayın almaktı ve en sonunda akşamüstü saatlerinde sabit yayın almayı başardım. Artık Kral Fm' deydim. Bir süre sonra sabah 07:00 - 12:00 saatleri arasında yayın yapmaya başladım. Kral' cılar beni çok sevmişti. Bende dünyanın ve kendi dünyamın en mutlu insanıydım. Bundan sonra her sabah en büyük hayalim olan “GÜNAYDIN TÜRKİYE, GÜNAYDIN AVRUPA” diyebiliyordum. Bu inanılmaz bir olaydı. İlk olarak Orhan GENCEBAY' ı radyoya konuk almak istediğimi söyleyince herkes bana çok güldü. Unkapanı'nda tanıştığım Ali Tekin TÜRE ağabeyimle (Söz Yazarı) Orhan GENCEBAY' la randevu almayı başardık. Orhan ağabeyle ilk görüşme anımı hiç unutamıyorum. Saat 15:00'te randevumuz vardı. Tam 15:00'te beklediğimiz büronun kapısı çaldı ve tüm görkemiyle Orhan GENCEBAY içeriye girdi. Bizi çok sıcak karşıladı. O an amacım Orhan ağabeyin sesinden "Ben Orhan GENCEBAY, Kral Fm'de Mehmet'in Gezegeni'ni dinliyorum" anonsunu almaktı.

Bir anda ağzımdan "Orhan ağabeyciğim, sen bir kralsın, seni seven insanlar da Kral Fm dinliyorlar, Kral Fm' de benim konuğum olur musun?" sözleri döküldü. Orhan ağabey biraz düşündükten sonra cevabı kısa ve netti, "Evet" dedi

O anda kayıt odasına gidip "Ben Orhan GENCEBAY, çok yakında Kral Fm'de Mehmet'in Gezegeni'nde sizlerleyim " anonsunu kaydetti. Bu anonsu bana verdi.

Ben bu anonsu yaklaşık 15 gün boyunca radyodan yayınladım. İnsanlar inanamıyorlardı…İlk kez Orhan GENCEBAY bir radyo programına konuk olacaktı.Bu benim için büyük bir başarıydı. Beklenen gün gelip çattı, Orhan GENCEBAY radyonun önüne geldiğinde ben de aşağıdaydım. Kapının önündeki dinleyiciler yoğun bir sevgi seliyle Orhan ağabeye tezahürat yapıyorlardı.

O an gözlerim doldu. O insanların sevinmesine sebep olan bendim, çok güzel bir duyguydu. Rüya gibi üç saatlik bir program yaptık. Tabii sonrasında Orhan GENCEBAY' la aramızda büyük bir dostluk kuruldu. Programıma defalarca canlı bağlantıyla ve konuk olarak katıldı. Orhan GENCEBAY' ı sırasıyla Ferdi TAYFUR, Müslüm GÜRSES gibi Türkiye’nin en sevilen sanatçıları takip etti.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'yle birlikte organizasyonunu ve sunuculuğunu benim üstlendiğim “Avrasya Maratonu Konserleri”, “İstanbul'a 200.000 Ağaç (Her yıl artarak devam etti: 400.000 Ağaç, 1.000.000 Ağaç) Konserleri”, “Gülhane Konserleri”, “19 Mayıs Konseri” ve “Cumhuriyet Konseri” adı altında ücretsiz halk konserleri yaptık. Bu konserlere yüz binlerce insan katıldı.

Özellikle Zeytinburnu'ndaki Cumhuriyet Konseri'nde 1.000.000 kişinin karşısında, Türkiye'nin en büyük 30 sanatçısı büyük bir heyecanla şarkılarını söyledi.

Türkiye'mizi derinden üzen 17 Ağustos depremi gecesinde benim başında olduğum ekiple, iletişimin koptuğu ve insanların merak içinde olduğu anda yaptığımız deprem haberleriyle R.T.G.D.(Radyo Televizyon Gazeteciler Derneği)' den “Yılın En İyi Radyo Programcısı” ödülünü aldım. Kısaca bir radyocunun hayal edebileceği bütün güzelliklerle tanıştım. Bu konuda o kadar çok şey var ki anlatılacak, bunlar yalnızca ana başlıklardı. Şimdi gelelim benim hayatımdaki 3. milada… Yazımın başından beri iki milattan bahsettim.

Birincisi; üzüntü, yokluk ve yalnızlık dolu, radyocu olmadan önce geçen 22 yılım, ikincisi; bana heyecanı tattıran, sevilmenin anlamını öğreten, başarının mutluluğunu yaşatan ve azmin sonunun zafer olduğunu anlamamı sağlayan ve şu ana kadar geçen 13 yıl. Bu yıllarda hayal dünyasında yaşadım.

Üçüncü miladım ise; şimdi dünyalar tatlısı bir kız çocuğu babası olmamı sağlayan eşim Eda ile tanışmış ve evlenmiş olmam...

Her zaman söylediğim gibi, en büyük hayalim radyo aşkını, dinleyici aşkını ve yuvamın aşkını yaşarken sizlere layık bir “gezegen” olarak kalabilmek.

KARİYERİ :

1993 Muğla – Ortaca FM ( Program Yapımcısı )

1993 Muğla Dalaman – Sahil FM ( Program Yapıcısı )

1993 Marmaris – Akdeniz FM ( Program Yapımcısı )

1994 Kral FM ( Program Yapımcısı )

1995 – 2001 Kral FM ( Yayın Yönetmeni + Program Yapımcısı )

2001 – 2003 Best FM ( Program Yapımcısı )

2003 – 2005 Star Medya Grup Radyoları [ Kral FM, Süper FM, Metro FM, Joy FM, Joy Türk FM, Rock FM, Alaturka FM ] Radyoları Genel Koordinatörü + Kral FM ve Süper FM ( Program Yapımcısı )

2005 – 2006 Star Medya Grup Başkan Danışmanı

2006 Kral Fm Genel Yayın Koordinatörü ve Program Yapımcısı (Halen bu görevine devam etmektedir)

ÖDÜL VE PLAKETLERİ

Magazin ve Gazeteciler Derneği (MGD) 3yıl üst üste “Yılın Radyocusu” Ödülü

Radyo Televizyon Gazeteciler Derneği En İyi Radyocu Ödülü (17 – Ağustos – 1999 Tarihinde En İyi Yayın Yapan Radyocu Ödülü )

1995 – 2001 Yıllarında İstanbul Üniversitesi’nin yaptığı Akademetra’ nın yaptığı radyo araştırmasında her ay 1. çıkarak kırılması zor bir rekora imza atmıştır.

Ve birçok üniversite ve çeşitli kuruluşlardan aldığı plaketler…

ŞU ANDA YAPTIĞI DİĞER ÇALIŞMALAR

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Danışmanı

Türkiye Halk Oyunları Federasyonu As Başkanı Yönetim Kurulu Üyesi

Kültürlü Gençlik Derneği Onursal Başkanı

Kayıplar Derneği Onursal Başkanı

Geleceğimizin Çocukları Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi

Hiç yorum yok: